Geçtiğimiz haftalarda, Almanya genelinde federal hükümet ve eyalet hükümetleri tarafından Korona (Covid-19) salgınından ve buna karşı alınan önlemlerden etkilenen işletmelere çok sayıda malî yardım sağlandı. Korona acil yardımı olarak anılan bu yardımlar özellikle küçük işletmeler, serbest meslek erbabları ve serbest çalışanlar için önemlidir.
Bu yardımlar, her şeyden önce bürokratik olmayan bir başvuru süreci ve hızlı ödemelerle öne çıkmaktadır. Böylece düşen satışlardan etkilenenlere anında yardımcı olunabilir. Fakat bu nitelikler aynı zamanda, başvuranların vaktinden önce ve detaylı bir hukuki ve ekonomik inceleme olmaksızın başvuruda bulunmasına yol açabilmektedir.
Şu anda başvuranların çoğunun hesabına hibeler yatırıldığı için, bunların büyük kısmı kendilerine ödenen yardımın tamamına gerçekten haklarının olup olmadığı ve yoksa ne ölçüde geri ödemekle yükümlü oldukları ve özellikle cezai riskler konusunda endişe duymaktadır. Bu tür endişeler halihazırda ödemeden sorumlu enstitülerden gelen tebligatlar ile başvuranlar aleyhine cezai kovuşturma ve soruşturmaların başlatılacağına ilişkin basın raporları nedeniyle artmaktadır.
Örneğin, Berlin’de “Acil Korona Yardımı - Küçük İşletmeler, Serbest Meslek Erbapları ve Serbest Çalışanlar için Federal Hibe Programı”nı yürüten Investitionsbank Berlin (IBB), bugünlerde tüm başvuru sahiplerine "yasal yönergeler" göndermektedir. Bu yönergelerde başvuranın başvurusunda verdiği beyanlar tekrar edilmekte, yanlış bilgilerin cezai sonuçları ile ilgili makamlarla işbirliği yapma yükümlülükleri belirtilmekte ve hibenin geri ödenmesi için hesap bilgileri verilmektedir.
Başvuruda yanlış bilgiler verilmesi, diğer yükümlülüklerin yanı sıra dolandırıcılık (§ 263 StGB), devletten sübvansiyon almak için yapılan dolandırıcılık (§ 264 StGB) ve gerçek dışı bir şekilde yemin yerine geçen temin etme (§ 156 StGB) nedeniyle cezai sorumluluğa yol açmaktadır. Özellikle, sübvansiyon dolandırıcılığı nedeniyle yanlış bilgi verilmesi durumunda kişiye hibe ödenmemiş olsa dahi cezai sorumluluk doğmaktadır. Dahası başvuranın dikkatsizce hareket etmiş olması yeterli olup artık kasıtlı şekilde yanlış bilgi verip vermediğine bakılmaz.
Bunların yanında, idare hukuku bakımından geri ödeme talepleri de söz konusu olabilir. Başvuran önemli ölçüde yanlış bilgi verdiyse veya kasten yanılttıysa artık sübvansiyon ödemelerinin devam edeceğine güvenemez. Burada hibelerin ilgili sübvansiyon koşullarına göre geri ödenmesi gerekmemesi da önem arz etmez. Bu, yalnızca yasal olarak ödenmelerii durumunda geçerlidir. Ticaret hukuku bakımından bazı sonuçlar da mevcuttur. Örneğin, özellikle genel müdürün daha önce de hukuki sorunlarla gündeme gelmiş olduğu durumlarda yetkili makamlar tarafından genel müdürün güvenilirliği sorgulanabilir. Bunun sonucunda, ilgili kişinin artık kendi şirketinde veya başka bir şirkette genel müdürlük yapmasına izin verilmemektedir.
Çoğu vakada belirleyici faktör, hibelerin yalnızca “şirketin varlığını tehdit eden bir ekonomik durumun veya likidite sıkıntısının üstesinden gelmek amacıyla” verilmiş olmasıdır. Böyle bir likidite sıkıntısı, başvuru tarihinde başvuranın ticari faaliyetlerinden elde ettiği gelirin başvuruyu takip eden üç ay içinde ticari malzeme ve finansman giderlerinden (ticari kira, kira sözleşmesi, finansal kiralama giderleri gibi) kaynaklanan yükümlülükleri karşılaması beklenmiyorsa mevcuttur.
Buradan, hibe taleplerinin yalnızca operasyonel malzeme ve mali harcamalar için gerçekten gerekli olduğu ölçüde söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Başvuranın geçim masrafları ile personel masrafları ise hibenin kapsamı dışında kalmaktadır.
Bu bağlamda, sübvansiyon koşullarının münferit noktalarda sürekli olarak değiştirildiği/geliştirildiği unutulmamalıdır. Bazı durumlarda, örneğin 1 Nisan 2020'ye kadar başvurulabilen mikro işletmeler, serbest meslek erbapları ve serbest çalışanlar için 5.000,00 € devlet fonundan Corona acil yardımı (hibesi) II gibi önceki/paralel programlarla bir örtüşme söz konusu da olabilmektedir. Bu nedenle, cezai kovuşturmaya ve idari yaptırımlara yol açabilecek yanlış anlamaların ortaya çıkma riski vardır. Belirleyici olan her zaman başvuru tarihindeki gerçek ve hukuki durumdur.
Bu konuya ilişkin her türlü sorunuz için lütfen Almanca, Çince, İngilizce veya Türkçe olarak bizimle iletişime geçin. Sangong Hukuk Bürosu, işletmenizin koşullarını ve size ilişkin uygunluk kriterlerini dikkate alarak hem yaptığınız başvurunun sonrasında gözden geçirilmesi hem de henüz yapılmayan başvurunun incelenmesi, aynı zamanda riskleri önleme yahut mevcut tehlikelerin size ve şirketinize olan etkilerini hafifletme noktasında size yardımcı olabilir.
Web sitemizde bu metnin Almanca, İngilizce ve Çince versiyonları da mevcuttur. Bunlara ilgili dildeki “Haberler” alanından ulaşabilirsiniz.
Bu yardımlar, her şeyden önce bürokratik olmayan bir başvuru süreci ve hızlı ödemelerle öne çıkmaktadır. Böylece düşen satışlardan etkilenenlere anında yardımcı olunabilir. Fakat bu nitelikler aynı zamanda, başvuranların vaktinden önce ve detaylı bir hukuki ve ekonomik inceleme olmaksızın başvuruda bulunmasına yol açabilmektedir.
Şu anda başvuranların çoğunun hesabına hibeler yatırıldığı için, bunların büyük kısmı kendilerine ödenen yardımın tamamına gerçekten haklarının olup olmadığı ve yoksa ne ölçüde geri ödemekle yükümlü oldukları ve özellikle cezai riskler konusunda endişe duymaktadır. Bu tür endişeler halihazırda ödemeden sorumlu enstitülerden gelen tebligatlar ile başvuranlar aleyhine cezai kovuşturma ve soruşturmaların başlatılacağına ilişkin basın raporları nedeniyle artmaktadır.
Örneğin, Berlin’de “Acil Korona Yardımı - Küçük İşletmeler, Serbest Meslek Erbapları ve Serbest Çalışanlar için Federal Hibe Programı”nı yürüten Investitionsbank Berlin (IBB), bugünlerde tüm başvuru sahiplerine "yasal yönergeler" göndermektedir. Bu yönergelerde başvuranın başvurusunda verdiği beyanlar tekrar edilmekte, yanlış bilgilerin cezai sonuçları ile ilgili makamlarla işbirliği yapma yükümlülükleri belirtilmekte ve hibenin geri ödenmesi için hesap bilgileri verilmektedir.
Başvuruda yanlış bilgiler verilmesi, diğer yükümlülüklerin yanı sıra dolandırıcılık (§ 263 StGB), devletten sübvansiyon almak için yapılan dolandırıcılık (§ 264 StGB) ve gerçek dışı bir şekilde yemin yerine geçen temin etme (§ 156 StGB) nedeniyle cezai sorumluluğa yol açmaktadır. Özellikle, sübvansiyon dolandırıcılığı nedeniyle yanlış bilgi verilmesi durumunda kişiye hibe ödenmemiş olsa dahi cezai sorumluluk doğmaktadır. Dahası başvuranın dikkatsizce hareket etmiş olması yeterli olup artık kasıtlı şekilde yanlış bilgi verip vermediğine bakılmaz.
Bunların yanında, idare hukuku bakımından geri ödeme talepleri de söz konusu olabilir. Başvuran önemli ölçüde yanlış bilgi verdiyse veya kasten yanılttıysa artık sübvansiyon ödemelerinin devam edeceğine güvenemez. Burada hibelerin ilgili sübvansiyon koşullarına göre geri ödenmesi gerekmemesi da önem arz etmez. Bu, yalnızca yasal olarak ödenmelerii durumunda geçerlidir. Ticaret hukuku bakımından bazı sonuçlar da mevcuttur. Örneğin, özellikle genel müdürün daha önce de hukuki sorunlarla gündeme gelmiş olduğu durumlarda yetkili makamlar tarafından genel müdürün güvenilirliği sorgulanabilir. Bunun sonucunda, ilgili kişinin artık kendi şirketinde veya başka bir şirkette genel müdürlük yapmasına izin verilmemektedir.
Çoğu vakada belirleyici faktör, hibelerin yalnızca “şirketin varlığını tehdit eden bir ekonomik durumun veya likidite sıkıntısının üstesinden gelmek amacıyla” verilmiş olmasıdır. Böyle bir likidite sıkıntısı, başvuru tarihinde başvuranın ticari faaliyetlerinden elde ettiği gelirin başvuruyu takip eden üç ay içinde ticari malzeme ve finansman giderlerinden (ticari kira, kira sözleşmesi, finansal kiralama giderleri gibi) kaynaklanan yükümlülükleri karşılaması beklenmiyorsa mevcuttur.
Buradan, hibe taleplerinin yalnızca operasyonel malzeme ve mali harcamalar için gerçekten gerekli olduğu ölçüde söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Başvuranın geçim masrafları ile personel masrafları ise hibenin kapsamı dışında kalmaktadır.
Bu bağlamda, sübvansiyon koşullarının münferit noktalarda sürekli olarak değiştirildiği/geliştirildiği unutulmamalıdır. Bazı durumlarda, örneğin 1 Nisan 2020'ye kadar başvurulabilen mikro işletmeler, serbest meslek erbapları ve serbest çalışanlar için 5.000,00 € devlet fonundan Corona acil yardımı (hibesi) II gibi önceki/paralel programlarla bir örtüşme söz konusu da olabilmektedir. Bu nedenle, cezai kovuşturmaya ve idari yaptırımlara yol açabilecek yanlış anlamaların ortaya çıkma riski vardır. Belirleyici olan her zaman başvuru tarihindeki gerçek ve hukuki durumdur.
Bu konuya ilişkin her türlü sorunuz için lütfen Almanca, Çince, İngilizce veya Türkçe olarak bizimle iletişime geçin. Sangong Hukuk Bürosu, işletmenizin koşullarını ve size ilişkin uygunluk kriterlerini dikkate alarak hem yaptığınız başvurunun sonrasında gözden geçirilmesi hem de henüz yapılmayan başvurunun incelenmesi, aynı zamanda riskleri önleme yahut mevcut tehlikelerin size ve şirketinize olan etkilerini hafifletme noktasında size yardımcı olabilir.
Web sitemizde bu metnin Almanca, İngilizce ve Çince versiyonları da mevcuttur. Bunlara ilgili dildeki “Haberler” alanından ulaşabilirsiniz.