Vize, oturum izni, yerleşme izni, Avrupa Birliği süresiz oturum izni…
Bir yabancının Almanya´ya seyahat edebilmesi, burada ikamet edebilmesi ve nihayetinde çalışabilmesi için toplamda yedi farklı yol mevcuttur. Peki İkamet Kanunu´nun 9a maddesinde düzenlenen AB süresiz oturum iznini bu kadar özel yapan ve diğer seçeneklerden ayıran nedir?
İlk olarak, yerleşim izninde de olduğu gibi, AB süresiz oturum izninin geçerliliğinin sona erme tarihi bulunmamaktadır. Bu nedenle, süreyle sınırlı olarak verilen (genellikle 3 yıldan daha az süreyle) vize veya oturum izninden farklı olarak hamiline Almanya´da süresiz olarak ikamet hakkı tanımaktadır.
Bunun yanında özellikle üçüncü ülke vatandaşları (AB vatandaşı olmayanlar) için AB süresiz oturum izninin anlamı büyüktür. Zira, bu izin üçüncü ülke vatandaşlarına Almanya’da çalışma hakkı sağlamaktadır. Serbest Dolaşım Kanunu uyarınca kural olarak Almanya’da çalışma hakkını haiz olan diğer AB ülkeleri vatandaşlarının aksine üçüncü ülke vatandaşları, yalnızca yukarıda bahsedilen izinlerden birini alarak Almanya’da çalışabilirler. İşte AB süresiz oturum izni de üçüncü ülke vatandaşlarına işgücü piyasasına girme imkânı sağlamaktadır (iş gücü piyasası denetimi ön koşuluyla). Her ne kadar İkamet Kanunu´nun 9. maddesinde düzenlenen yerleşim izni de ayni hakki tanımakta olsa da; AB süresiz oturum izninin alınması daha kolaydır ve kişiye sadece Almanya´da değil bütün AB ülkelerinde dolaşım hakkı vermektedir. Yerleşim izni münhasır bir ulusal hak olduğundan sadece Almanya sınırlarında hüküm ve sonuç doğurmaktadır. İkamet Kanunu´nun 9a maddesinde düzenlenen AB süresiz oturum izninin kaynağı ise 2003/109/EG sayılı AB Yönetmeliği’dir. Bu izni haiz olan üçüncü ülke vatandaşları diğer AB ülkelerinde ikamet hakkını ve nihayetinde çalışma iznini daha kolay şekilde elde etmektedir.
Bunun dışında söz konusu izin hamiline sınır dışı edilmeye karşı AB vatandaşlarının sahip olduğuna benzeyen özel bir koruma sağlamaktadır.
AB süresiz oturum izni bu nedenle yalnızca sınırsız bir süre için geçerli olmakla kalmayıp, aynı zamanda hamiline yerleşim izninden daha kapsamlı haklar vermektedir. Bunlardan biri, yurtdışında en fazla 6 ay kalma imkânı tanıyan diğer oturum izinlerinden farklı olarak yurtdışında 12 aya kadar kalma hakkıdır.
Doğal olarak AB süresiz oturum iznine başvurabilmek için farklı ön şartların sağlanması gerekir.
Her şeyden önce, başvuru sahibinin oturum izniyle beş yıl boyunca kesintisiz olarak Almanya'da ikamet etmiş olması gerekmektedir. Kesintisiz ikametten bahsedilebilmesi için birbirini takip eden altı ay ve toplamda on aydan daha uzun süreyle Almanya dışında kalınmaması gerekir, aksi hâlde beş yıllık sürenin hesaplanmasına bu tarihten itibaren tekrar başlanır.
Dahası, başvuranın veya onunla bir aile birlikteliği içinde yaşayan partnerinin belirli ve düzenli geliri olmalıdır. Vergi yükümlülükleri yerine getirildiği ve yeterli emeklilik primleri ödendiği sürece böyle bir gelirin mevcut olduğu kabul edilir. Nihayetinde kişinin kendi geçimi ile tüm bakıma muhtaç aile üyelerinin geçimi çoğu kamu fonundan yararlanılmadan kalıcı olarak güvence altına alınmalıdır.
Diğer bir koşul ise yeterli düzeyde Almanca bilgisidir. Almanya’da öğrenim görüldüğü yahut bir entegrasyon veya dil kursuna gidildiği kanıtlanamazsa, Almanca dil becerileri kişinin günlük yaşamda bağımsız olarak iletişim kurup kuramadığı, yaşına ve eğitim seviyesine uygun olarak kendini sözlü veya yazılı olarak ifade edip etmediği dikkate alınarak değerlendirilir (Ortak Avrupa Referans Çerçevesi B1 düzeyi). Başvuran Almanca dilinde basit bir şekilde iletişim kurabiliyorsa (Avrupa Ortak Referans Çerçevesi A1 seviyesi) ve bir entegrasyon kursuna katılmaya yönelik talep hakkı yoksa veya kursa katılmakla yükümlü değilse bu şarttan feragat edilebilir.
Başvuranın ayrıca Almanya'daki yasal ve sosyal düzen ile yaşam koşulları hakkında temel bilgiye sahip olması gerekir. Ancak, yeterli düzeyde Almanca bilgisinde olduğu gibi bundan da feragat edilebilir.
Başvuran kamu güvenliği ve düzenine tehdit de oluşturmamalıdır. Kişinin Alman hukuk sistemini defalarca veya özellikle ciddi şekilde ihlal ettiği ya da Almanya dışında Almanya’da kasten işlenmiş suç olarak nitelendirilen bir fiil işlediği tespit edilirse AB süresiz oturum izninin verilmesinden kaçınılabilir.
Son olarak, kişinin kendisi ve birlikte yaşadığı akrabaları için yeterli yaşam alanına sahip olması gerekir. Kamu tarafından sübvanse edilen kiralık sosyal apartman dairesinde yaşamak bu şartın sağlanması için yeterlidir.
Sangong Hukuk Bürosu, hem yaptığınız başvurunun sonrasında gözden geçirilmesi hem de henüz yapılmayan başvurunun incelenmesi noktalarında size yardımcı olabilir. Her türlü sorunuz için lütfen Almanca, Çince, İngilizce veya Türkçe olarak bizimle iletişime geçin.
Web sitemizde bu metnin Almanca, İngilizce ve Çince versiyonları da mevcuttur. Bunlara ilgili dildeki “Haberler” alanından ulaşabilirsiniz.
Bir yabancının Almanya´ya seyahat edebilmesi, burada ikamet edebilmesi ve nihayetinde çalışabilmesi için toplamda yedi farklı yol mevcuttur. Peki İkamet Kanunu´nun 9a maddesinde düzenlenen AB süresiz oturum iznini bu kadar özel yapan ve diğer seçeneklerden ayıran nedir?
İlk olarak, yerleşim izninde de olduğu gibi, AB süresiz oturum izninin geçerliliğinin sona erme tarihi bulunmamaktadır. Bu nedenle, süreyle sınırlı olarak verilen (genellikle 3 yıldan daha az süreyle) vize veya oturum izninden farklı olarak hamiline Almanya´da süresiz olarak ikamet hakkı tanımaktadır.
Bunun yanında özellikle üçüncü ülke vatandaşları (AB vatandaşı olmayanlar) için AB süresiz oturum izninin anlamı büyüktür. Zira, bu izin üçüncü ülke vatandaşlarına Almanya’da çalışma hakkı sağlamaktadır. Serbest Dolaşım Kanunu uyarınca kural olarak Almanya’da çalışma hakkını haiz olan diğer AB ülkeleri vatandaşlarının aksine üçüncü ülke vatandaşları, yalnızca yukarıda bahsedilen izinlerden birini alarak Almanya’da çalışabilirler. İşte AB süresiz oturum izni de üçüncü ülke vatandaşlarına işgücü piyasasına girme imkânı sağlamaktadır (iş gücü piyasası denetimi ön koşuluyla). Her ne kadar İkamet Kanunu´nun 9. maddesinde düzenlenen yerleşim izni de ayni hakki tanımakta olsa da; AB süresiz oturum izninin alınması daha kolaydır ve kişiye sadece Almanya´da değil bütün AB ülkelerinde dolaşım hakkı vermektedir. Yerleşim izni münhasır bir ulusal hak olduğundan sadece Almanya sınırlarında hüküm ve sonuç doğurmaktadır. İkamet Kanunu´nun 9a maddesinde düzenlenen AB süresiz oturum izninin kaynağı ise 2003/109/EG sayılı AB Yönetmeliği’dir. Bu izni haiz olan üçüncü ülke vatandaşları diğer AB ülkelerinde ikamet hakkını ve nihayetinde çalışma iznini daha kolay şekilde elde etmektedir.
Bunun dışında söz konusu izin hamiline sınır dışı edilmeye karşı AB vatandaşlarının sahip olduğuna benzeyen özel bir koruma sağlamaktadır.
AB süresiz oturum izni bu nedenle yalnızca sınırsız bir süre için geçerli olmakla kalmayıp, aynı zamanda hamiline yerleşim izninden daha kapsamlı haklar vermektedir. Bunlardan biri, yurtdışında en fazla 6 ay kalma imkânı tanıyan diğer oturum izinlerinden farklı olarak yurtdışında 12 aya kadar kalma hakkıdır.
Doğal olarak AB süresiz oturum iznine başvurabilmek için farklı ön şartların sağlanması gerekir.
Her şeyden önce, başvuru sahibinin oturum izniyle beş yıl boyunca kesintisiz olarak Almanya'da ikamet etmiş olması gerekmektedir. Kesintisiz ikametten bahsedilebilmesi için birbirini takip eden altı ay ve toplamda on aydan daha uzun süreyle Almanya dışında kalınmaması gerekir, aksi hâlde beş yıllık sürenin hesaplanmasına bu tarihten itibaren tekrar başlanır.
Dahası, başvuranın veya onunla bir aile birlikteliği içinde yaşayan partnerinin belirli ve düzenli geliri olmalıdır. Vergi yükümlülükleri yerine getirildiği ve yeterli emeklilik primleri ödendiği sürece böyle bir gelirin mevcut olduğu kabul edilir. Nihayetinde kişinin kendi geçimi ile tüm bakıma muhtaç aile üyelerinin geçimi çoğu kamu fonundan yararlanılmadan kalıcı olarak güvence altına alınmalıdır.
Diğer bir koşul ise yeterli düzeyde Almanca bilgisidir. Almanya’da öğrenim görüldüğü yahut bir entegrasyon veya dil kursuna gidildiği kanıtlanamazsa, Almanca dil becerileri kişinin günlük yaşamda bağımsız olarak iletişim kurup kuramadığı, yaşına ve eğitim seviyesine uygun olarak kendini sözlü veya yazılı olarak ifade edip etmediği dikkate alınarak değerlendirilir (Ortak Avrupa Referans Çerçevesi B1 düzeyi). Başvuran Almanca dilinde basit bir şekilde iletişim kurabiliyorsa (Avrupa Ortak Referans Çerçevesi A1 seviyesi) ve bir entegrasyon kursuna katılmaya yönelik talep hakkı yoksa veya kursa katılmakla yükümlü değilse bu şarttan feragat edilebilir.
Başvuranın ayrıca Almanya'daki yasal ve sosyal düzen ile yaşam koşulları hakkında temel bilgiye sahip olması gerekir. Ancak, yeterli düzeyde Almanca bilgisinde olduğu gibi bundan da feragat edilebilir.
Başvuran kamu güvenliği ve düzenine tehdit de oluşturmamalıdır. Kişinin Alman hukuk sistemini defalarca veya özellikle ciddi şekilde ihlal ettiği ya da Almanya dışında Almanya’da kasten işlenmiş suç olarak nitelendirilen bir fiil işlediği tespit edilirse AB süresiz oturum izninin verilmesinden kaçınılabilir.
Son olarak, kişinin kendisi ve birlikte yaşadığı akrabaları için yeterli yaşam alanına sahip olması gerekir. Kamu tarafından sübvanse edilen kiralık sosyal apartman dairesinde yaşamak bu şartın sağlanması için yeterlidir.
Sangong Hukuk Bürosu, hem yaptığınız başvurunun sonrasında gözden geçirilmesi hem de henüz yapılmayan başvurunun incelenmesi noktalarında size yardımcı olabilir. Her türlü sorunuz için lütfen Almanca, Çince, İngilizce veya Türkçe olarak bizimle iletişime geçin.
Web sitemizde bu metnin Almanca, İngilizce ve Çince versiyonları da mevcuttur. Bunlara ilgili dildeki “Haberler” alanından ulaşabilirsiniz.